Taslak
18 Haziran 2021Online Dışı Kitap – Kırtasiye Listeleri
20 Ağustos 2021Fark Yaratan Programlarımız
TED Okullarında uygulanan ulusal ve uluslararası programlar:
Bu program, TED Adana Koleji’nde uygulanmaktadır.
Bilimsel düşünmeyi bir yaşam biçimi haline getirmiş öğrenciler yetiştirmeyi hedefleyen, uygulama ve araştırma ağırlıklı “Bilim İnsanı Yetiştirme Programı”, akademik performansı yüksek olan öğrencilerin, eğitim ve öğretim çalışmaları zenginleştirilmiş, araştırma, uygulama ve üretkenliği esas alan; okul-üniversite işbirliğine dayalı bir öğrenim anlayışıyla yetiştirildiği, Fen Bilimleri ve Sosyal Bilimler olmak üzere iki bölümden oluşan, dört yıllık bir programdır.
Fen Bilimleri ve Sosyal Bilimler alanlarında araştırmacı ruha sahip, üretken, bilimsel düşünceyi özümsemiş ve bu özellikleri bir yaşam biçimi haline getirmiş öğrenciler yetiştirmeyi hedefleyen “Bilim İnsanı Yetiştirme Programı” Talim ve Terbiye Kurulu’nun onayıyla Türkiye’de ilk kez TED Okullarında uygulanmaktadır.
“Bilim İnsanı Yetiştirme Programı”, akademik performansı yüksek olan öğrencilerin, eğitim ve öğretim çalışmaları zenginleştirilmiş, araştırma, uygulama ve üretkenliği esas alan; okul-üniversite işbirliğine dayalı bir öğrenim anlayışıyla yetiştirildiği, Fen Bilimleri ve Sosyal Bilimler olmak üzere iki bölümden oluşan, dört yıllık bir programdır.
Bilim İnsanı Yetiştirme Programın Fen Bilimleri Bölümünden mezun olan öğrenciler, ÖSYS sürecinde, Ulusal Lise Programı’nın Fen Bilimleri Bölümünden mezun olan öğrencilerle, programın Sosyal Bilimler bölümünden mezun olan öğrenciler ise Ulusal Lise Programı’nın Türkçe-Matematik Bölümünden mezun olan öğrenciler ile aynı haklara sahiptir.
Bu program, TED Adana Koleji’nde bütün sınıf seviyelerinde (K-12) uygulanmaktadır.
Tasarım Yoluyla Anlama (Understanding by Design, UbD), kavramsal bir çerçeve, bir tasarım süreci ve tasarım standartları bütünüdür. Eğitim-öğretim programının, öğretimin ve ölçme-değerlendirmenin tasarımına, planlanmasına ilişkin bir düşünme yöntemidir. Araştırma ve sınıf uygulamaları yoluyla sınanmış pek çok düşünceyi ve süreci bir araya getirir. Tasarım Yoluyla Anlama’nın kavramsal çerçevesi içinde kullanıldığında, bu düşünceler ve süreçler, öğrenme tecrübesini güçlendirecek, anlamayı daha da derinleştirecek bir düşünce sistemi oluşturur.
Tasarım Yoluyla Anlama’nın, onu öğrenmeye ve öğretime ilişkin geleneksel düşünceden ayıran en önemli özelliği, geriye dönük bir planlama sürecinin vurgulamasıdır. Geriye dönük planlama -planlama sürecine etkinlikler, materyaller ya da ders kitapları ile başlamaktan ziyade- öğretim aracılığıyla ulaşılması arzu edilen sonuçlar üzerine odaklanır. Öğretim sonucunda öğrencinin neyi bilmesi, anlaması ve yapabilmesi gerektiği konusu eğitim-öğretim programının, öğretimin ve ölçme-değerlendirmenin tasarımının odak noktasını oluşturur. Bu sonuçlar, ulusal standartlar ışığında belirlenir. Ulaşılması istenen sonuçlar ortaya konulduktan sonra, öğrencinin bu sonuçlara ulaşıp ulaşmadığını belirlemede dikkate alınacak kanıtlar tanımlanır. Son olarak, öğrenme deneyimleri ve etkinlikler planlanır. Sonuç dikkate alınarak planlama yapılırsa, öğretim, ulaşılması istenen sonuçlara odaklanır.
Tasarım Yoluyla Anlama’nın, onu eğitim-öğretim programına ilişkin geleneksel düşünceden ayıran bir başka özelliği de, öğrencilerin neyi bilmeleri, anlamaları ve yapabilmeleri gerektiğine ilişkin bir öncelik sıralaması yapılması ihtiyacını vurgulamasıdır. Bu bakış açısı, bütün bilgileri eşit kabul etmekten ziyade, kimi bilgileri temel ve kalıcı bilgi, kimilerini bilinmesi gereken, kimilerini ise hakkında fikir sahibi olmaya değer bilgi olarak ayırır.
Tasarım Yoluyla Anlama’nın, onu eğitim-öğretim programına ilişkin geleneksel düşünceden ayıran üçüncü bir özelliği ise, “anlama” konusuna bakışıdır. Tasarım Yoluyla Anlama’ya göre, anlamak, bilmekten ya da yapmaktan çok daha fazlasıdır. Bir başka deyişle, bir konuyu anlamak, o konuya ilişkin bilgi ve becerileri daha gelişmiş, esnek biçimlerde kullanmaktır. Dolayısıyla, bilgi ve beceri, anlamanın vazgeçilmez öğeleridir, ancak anlama ile eşanlamlı değildir. Anlamak için bunlardan daha fazlasını yapmak gerekir. Öğrencilerin, öğrendikleri bilgileri ve buna ilişkin ilkeleri bilinçli bir biçimde anlamlandırmaları ve uygun şekilde kullanabilmeleri gerekir. Tasarım Yoluyla Anlama, anlamanın altı yönü (anlatabilme, yorumlayabilme, uygulayabilme/uyarlayabilme, bakış açısı geliştirebilme, empati kurabilme, özdeğerlendirme) üzerine odaklanır.
Tasarım Yoluyla Anlama, hem bir yol haritası hem de bir kontrol listesidir. Bir yol haritası olarak bize iyi tasarlanmış bir eğitim-öğretim programının, öğretimin ve ölçme-değerlendirmenin varış noktasını gösterir ve bizi yanlış yola sapmaktan, zaman kaybından kurtarır. Bir kontrol listesi olarak da yolculuğumuzun başında, ortasında ve sonunda ne yapmamız gerektiğini hatırlatır.
Bu program, TED Adana Koleji’nde bütün sınıf seviyelerinde (K-12) uygulanmaktadır.
Öğrencileri değil, öğretim programını onarmalıyız.!
Sınıfların çoğunda odaklanılan hayali bir ortalama öğrencidir. Müfredatlar bu “hayali” öğrenci için hazırlanır. Bilişsel nörobilim göstermektedir ki aslında hiçbir yerde böyle bir ortalama öğrenci yoktur ve dolayısı ile bu nedenle bu öğrenci hayali bir öğrenci olarak tanımlıyoruz. Tipik ortalama bir müfredatla öğrencilerin çoğu marjinalleştirilmektedir.
Üstün olduğu belirlenmiş öğrencilerin de aslında bu ortalama müfredatla ihtiyaçları karşılanmamaktadır. Bu öğrenciler de zorlanmamaktadırlar ve sıkılmaktadırlar. UDL, bilişsel nörobilim çerçevesini kullanan ve değişik ihtiyaçları olan geniş bir spektrumdaki öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla hazırlanmış bir yaklaşımdır.
Temel amacı her öğrencinin başarılı bir öğrenci olmasını sağlamaktır ve her öğrencinin “uzman öğrenci” olmasını sağlamaktır. Bu, çok bilen, bildiğini daha fazla yapmak isteyen ve öğrenmeyi seven ve daha da fazla yapmak isteyen öğrenciler anlamına gelmektedir.
UDL de anahtar, tasarımın evrensel olması (herkes için ulaşılabilir olması) ve her öğrencinin öğrenmesini sağlamaktır.
Bu tasarım öncelikle tasarım yaparken çok esnek olmanın gücüne dayanır. – Öğrencilere seçenekler sunar – Öğrencilere farklı öğrenme yolları deneyimleri sunar – Öğrencilere materyalin farklı şekillerde sunulmasını sağlar ki iki şeye ulaşmak mümkün olsun “EVRENSEL” ve “HERKES ÖĞRENİR”
UDL in üç ilkesi öğrenmenin ne olduğunun dikkatli bir şekilde analiz edilmesi sonucu ortaya çıktı.
Binlerce araştırmacının öğrenmenin ne olduğu, nelerin öğrenmeyi oluşturduğu ve öğrenme konusunda bireysel farklılıkların neler olduğu konusunda yaptıkları çalışmalar sonucunda her öğrenme ortamında bulunan 3 temel prensibi ortaya çıkarıldı.
1. Öğrenen bilgiyi nasıl alır? 2. Bu bilgiyi nasıl ifade ederler ve hareket ederler? 3. Öğrenme ortamına nasıl katılırlar?
Üç genel prensip vardır:
İlk prensip, bilgiyi öğrenene nasıl sunarız? Burada farklı yöntemler kullanarak bilgiyi sunmaktan bahsediyoruz. Her öğrencinin öğrenebilmesi için bilgiyi sunmamın tek bir yolu yoktur.
İkinci prensip, çoklu yöntemler kullanarak öğrencilerin bildiklerini ifade etmelerine imkan vermektir.
Üçüncü prensip ise çoklu yollar kullanarak öğrencilerin öğrenme sürecine katılmasını sağlamaktır.
Bu program, TED Adana Koleji’nde bütün sınıf seviyelerinde (K-12) uygulanmaktadır.
Araştırmalar, öğretmenlerin beceri gelişiminin, uygulama ve geribildirim olanakları sağlandığında arttığını göstermektedir. Azami düzeyde faydalı olabilmesi için geribildirimin, konuya özel ve betimleyici olması gerekir. Öğretmenlerin mesleki gelişim çalışmalarına koçluğun eklenmesi, sınıfta becerilerin uygulanması olasılığını büyük ölçüde artırır.
Eğitim Türlerine Göre Öğrenilenlerin Aktarımı
Sağlanan Eğitim | Beceri Gelişimi | Derste Doğru Kullanım |
Kuram/Bilgi | %5 | 0 ila %5 |
Kuram/Örnekleme | %50 | %5 |
Kuram/Örnekleme/Pratik/Geribildirim | %90 | %5 |
Kuram/Örnekleme/Pratik/Geribildirim/Koçluk | %90 | % 75 – 90 |
Kaynak: The coaching of teaching (Öğretimde koçluk). Joyce ve Showers 1993. |
İyi öğretmenlerin daha etkili öğretmenler haline gelmesinin yolu öğretim koçluğundan geçer. Koçluk sayesinde öğretmenler, nasıl öğrettikleri konusunda kafa yorarlar, böylece uyguladıkları yöntemler değer kazanır ve mesleki açıdan gelişir, bir eğitimci olarak kendilerini değerlendirirler. Öğretim koçluğu, öğretmenlere ve yöneticilere, belirledikleri mesleki hedefler doğrultusunda izledikleri stratejiler ve uygulamaları hakkında doğrudan geri bildirim edinme fırsatı sağlar.
Koçluk, bütün bunları yapıcı eleştiri, tavsiye ya da yargı yoluyla yapmaz; zira koçluk birini “düzeltmek” amacını taşımaz. İster yeni stratejiler öğrenmek, mesleki bakış açısını etkileyen değerleri, inançları gözden geçirmek, ister benimsenen stratejileri, alışkanlıkları değerlendirmek amacını gütsün, koçluk çalışmasına katılan kişi, kendi gelişiminden sorumludur, koçluğun gücü de buradan kaynaklanır. Koçluk çalışmasının amacı, koçluk edilen kişinin belirlediği hedefe ulaşmasını sağlamaktır. Koç, tarafsız, nesnel ve destekleyicidir. Koçluk kültürü, öğretimin, dolayısıyla öğrenimin gelişmesini sağlar.