Uzaktan Eğitim Duyuru 8
2 Nisan 202023 Nisan Tören Programı
14 Nisan 2020Değerli Velilerimiz,
Daha önce ‘’Sınırlar’’ ve “ Gelişim Odaklı Değerler Kültürü” konularında yazdığımız veli bültenlerinde de ifade ettiğimiz gibi TED Adana Koleji olarak okul–aile işbirliğini artırmak ve öğrencilerimizi kendilerine güvenen başarılı bireyler ve iyi birer insan olarak hayata hazırlamak amacıyla, önemli olduğunu düşündüğümüz ilişki değerleri ve 21. Yüzyıl becerileri gibi konularda sizlerle belli aralıklarla video ve makale paylaşımları yapmaya devam ediyoruz.
Saygılarımızla,
Mustafa Balkaş
Direktör
Lütfen öncelikle yazı içine yerleştirdiğimiz videoları izleyiniz ve daha sonra makaleyi okuyunuz. Paylaştığımız video izlemek ve makaleyi okumak için ayıracağınız zamanın, çocuklarımızın hayata hazırlanmalarına büyük katkıları olacağını tekrar hatırlatmak isteriz.
Bu yazımızda izlemenizi istediğimiz video Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu’nun “Neden Mükemmeli Arıyoruz” konulu videosudur. İyi seyirler dileriz.
Neden Mükemmeli Arıyoruz?
Bireyin kendisine ve başkalarına yönelik yüksek standartlar belirlemesi ve her şeyin, her zaman düzen içerisinde olmasını istemesi “mükemmeliyetçilik” olarak tanımlamaktadır.
Mükemmeliyetçi insan; kendisi ve etrafındaki insanlar için oldukça yüksek beklentileri olan, kusursuzluk arayışı üst düzey olan, aşırı plan, programcı ve hata-aksaklık toleransı düşük olan kişilerdir. Bu durum narsizimden fazlasıyla beslenmektedir.
Çünkü iç ses “ben mükemmelim ve yaptığım işler de, yetiştirdiğim çocuk da, evim ve evliliğim de mükemmel olmalı’’ demektedir. İşin kötü yanı ise mükemmeliyetçiliğin iyi bir özellikmiş gibi algılanması ve çoğu zaman övgü ile bahsedilmesidir.
Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu’nun da dediği gibi ‘’Mükemmeliyetçilik en büyük zehirdir’’. Aslında doğuştan tüm insanlarda mükemmeli arama vardır. Fakat burada önemli olan elimizden geleni yapıyor muyuz? Ne kadar gayret gösteriyoruz? Sorusuna verilen cevaptır.
Anne-baba davranışları üzerinde yapılan çalışmalar, anne-baba davranışlarının kabul etme-reddetme ve denetim-özerklik olarak iki boyutta incelenebileceğini ortaya koymuştur. Denetim-özerklik boyutu, anne-babaların ne ölçüde kısıtlayıcı ya da izin verici oldukları üzerinde odaklaşır. Aşırı denetleyen veya aşırı özerklik tanıyan anne-baba tutumları çocuğun “içten kontrollü” bir birey olmasına engel olabilir. Sıcak ve kabul edici ilişkiler bağımsızlık ya da özerklik duygusunu destekler ve çocukların olumlu bir benlik kavramı geliştirmesine yardımcı olur.
Ailenin yapısının ve çocuğa karşı tutumlarının, çocuğun kişilik gelişimi üzerinde oldukça büyük bir rol oynadığı hemen hemen tüm kuramcıların birleştiği bir konudur. Çocuğun gelişimi boyunca sürekli birlikte olduğu, onun bütün ruhsal ve fiziksel ihtiyaçlarını karşılayan kişi annedir ve bu nedenle annenin kabul veya reddedici tutumları çocuğun gelişimi üzerinde önemli etkiye sahiptir.
Birçok araştırmada, çocukların anne babalarının kendileri için belirlediği yüksek hedefleri gerçekleştirebilmek için gösterdikleri aşırı çaba ve ailenin koşullu onayının olumsuz mükemmeliyetçilikle ilişkili olduğu bulunmuştur. Mükemmeliyetçi ebeveynler aşırı eleştirel, talepkar ve genel olarak az destekleyen kişilerdir; çocukların davranışlarını onaylamak yerine, onları daha iyi yapmaları için zorlarlar. Çocuk, davranışı hiçbir zaman ebeveyninden tam onay almak için yeterli olmayacağından “yeterince iyi performans algısını” geliştiremez. Örneğin bir çocuk ‘’sınıfta en yüksek notu ben aldım, 98 aldım’’ diyerek mutluluğunu ve başarısını ailesi ile paylaşırken; aile, ‘’2 puanı nereden kaybettin’’ derse, çocuğa başarısızlık hissini yaşatmış olur. Bu örnekten de yola çıkarak, yaşamda başarısızlıklara odaklanmak yerine, öğrenme fırsatlarına odaklanmalıyız.
Sağlıklı bir çocuk yetiştirmek için üzerinde durulması ve düşünülmesi gereken noktalara öneri olarak şunları söyleyebiliriz;
- Çocuğunuzu olduğu gibi kabul ediniz ve ilk önce sadece insan olduğu için değer veriniz.
- Çocuğunuza güveniniz, inanınız ve bunları her fırsatta belli ediniz. Hayatta başarının %85 oranında kendine güven duygusuna bağlı olduğunu unutmayınız. Çocuğunuzun kendine güven duygusunu zedeleyecek sözler söylemeyiniz.
- Her koşulda sevdiğinizi ona belli ediniz.
- Onu, hiç kimseyle karşılaştırmayınız. Sadece kendi içinde yarışmaya teşvik ediniz. Böylece başarı hırsının kaygıya dönüşmesini engellemiş olursunuz.
- Kendi gibi olması için fırsatlar yaratınız. Çocuğunuzu ayrı bir kişilik olarak kabul ediniz, anlamaya ve tanımaya çalışınız.
- Fikirlerini dinleyiniz, çocuğunuzla sohbet içinde olunuz ve ona saygı duyunuz.
- Olumlu davranışlarına, yapabildiklerine odaklanınız. Olumsuzluklarını ortaya koymaktan olabildiğince kaçınınız. Deneyimsizliklerini, başka başarılarıyla gidermeye çalışınız.
- Çocuğunuzla ilişkinizde üzerinde düşünülmesi gereken sorular;
- Çocuğunuzun yaptığı işlerde sürece mi odaklanıyorsunuz yoksa sonuca mı odaklanıyorsunuz?
- Sizin beklentileriniz ile çocuklarınızın beklentileri ortak mı? Çocuğunuzun isteklerini dikkate alıyor musunuz?
- Çocuğunuzun yaptığı işlerde en iyisini yaptığını ve coşkulu olduğunu düşünüyor musunuz?
Son olarak, mükemmel olmayı arayan insanın içinden korkak, var olmaktan çekinen, yalnız bir iç çocuk vardır. Bu insanı sevilebilmek, kabul edilebilmek için mükemmel olabilme arayışı içerisinde olmak, yaşamımızı zorlaştırabilir.
Kaynaklar:
Cenkseven Önder, F , Kırdök, O . (2011). Ön Ergenlerin Olumlu-Olumsuz Mükemmeliyetçilik Düzeylerinin Anne-Çocuk İlişkisini Algılamaları Açısından İncelenmesi. Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi.
Mendi, E. (2015). Koşullu anne-baba tutumunun mükemmeliyetçilik, öznel iyi oluş ve benlik saygısı ile ilişkisinin incelenmesi. Uludağ Üniversitesi. Yüksek Lisans Tezi.
Gray, P. (2015). “ Yeterince İyi Ebeveyn En İyi Ebeveyn” adlı makale, https://www.psychologytoday.com/intl/blog/freedom-learn/201512/the-good-enough-parent-is-the-best-parent adresinden alınmıştır.
Cüceloğlu, D. (2020). “Neden Mükemmeli Arıyoruz?”, https://www.youtube.com/watch?v=zfVvTdqgFEc adresinden alınmıştır.